TÜRKİYE KAMUSEN MERSİN İL TEMSİLCİLİĞİ
ANASAYFA HABER ARA FOTO GALERİ VİDEOLAR ANKETLER SİTENE EKLE RSS KAYNAĞI İLETİŞİM

Ana Menü

EN ÇOK OKUNANLAR

Ziyaretçi Bilgileri

»Aktif 1  
»Bugün 68  
»Toplam 578199  
Sayın Ziyaretçimiz
»IP'niz | 44.192.107.255
» Bu sitemizi ziyaretiniz

2018 YILI NASIL OLMALI?

Çınar ARIKAN

01 Ocak 2018, 18:04

Çınar ARIKAN

             2018 NASIL OLMALI?

          
         Değerli okuyucular,
 

         Üzüntü ve sevinçleriyle 2017 yılını geride bırakıyor, umut ve sevinçle 2018 yılına giriyoruz.

         2018 yılının devletimize, ülkemize, milletimize, tüm insanlığa barış, kardeşlik ve huzur getirmesini diliyoruz; Sizlere saygılar ve en iyi dileklerimizi sunuyoruz.

         Türkiye'nin yer aldığı coğrafya başta olmak üzere, Afrika, Asya ve Ortadoğu ile birlikte  tüm dünyayı etkileyen bir takım siyasal değişimler 2017’e damgasını vurdu.

         Avrupa Birliği ülkeleri, Amerika ve İsrail etkilerini yakinen hissetiğimiz; bizi bölme, ayrıştırma, milletimiz zayıflatma faaliyetlerine 2017 yılında büyük bir hız verdiler. Ekonomik kriz adıyla ulusları ve ekonomilerini çökertme ve dünyayı etkileme adına bazı oyunları devreye koydular. Hala AB ülkeleri bu krizle boğuşmaya devam ediyor. Dolar ve Euro'da oynanan oyunlar bizi de ekonomik olarak  bunaltmış durumda. 2017'in şu son günlerinde Müslüman  Halklara karşı bir soykırım ve binbir tezgah uygulamaları devam ediyor. Bu soykırıma, insanlık ayıbına bir kınama bile yayımlamıyorlar. Hatta soykırımı bizzat destekleyip, demokrasi adıyla fitne ve fesadı tüm İslâm ülkelerine yaymak istiyorlar. Kudüs'ü başkent ilan edebiliyorlar. Ama birleşmiş Milletler bunu Amerika'yı yalnızlığa mahkum ederek ret ediyor. 

        İslâm ülkelerini işgal ve soykırımlarla yok etmeye çalışan ve sömüren ülkeler mi medeni? Yani;Bunlar mı medenii? Yoksa Afrika’daki Yamyamlar mı daha medeni? Geçenlerde bir  AB ülkeleri, Amerika, AB ve Avrupa ne kadar medenii?
 

         Türkiye Cumhuriyeti, bulunduğu bölgede her gün yeni kazanımlar elde etmesi gerekirken verilen tavizlerle her gün milli bünyemizden, değerlerimizden, toprağımızdan ve ekonomimizden bir şeyler yitip gidiyor. Bu yitirilen değerler ve milli ekonominin motor güçleri de uygarlık savaşımının başarılı bir adımıymış gibi bize sunuluyor.

         İyi şeyler de yok değildi. Ancak ekonomik kriz, birlerine körü körüne bağlılık ve kukla olma, Avrupa'nın ve ABD'nin Ortadoğu da üst ve jandarmalığına soyunma  bizi etkilemiş ve milli değerlerimizi törpülemiş görünüyor.

         Türkiye; Cumhuriyet'in ilanından bu güne geçen zaman içinde dünyanın güçlü ekonomisine sahip, dış satımının yüzde 95’i sanayi ürünü olan, dış ticaret hacmi süratle büyüyen, turizmi her geçen gün daha da gelişen, işadamları dünyanın her yerinde yatırımlar yapan ve ülkemize döviz kazandıracak bir yapıyı kurmamız gerekirken maalesef gün geçtikçe birlerine pazar olmaya, üretmemeye, başkalarının çıkarları için tavizkâr davranan bir topluma ve bölünmeye, düşmanlığa doğru sürükleniyoruz. Artık Türkiye'nin bölündüğünü söyleyip, TBMM çatısı altında politika yapabilenlerin varlığını düşündükçe cumhuriyet ve milli sınırlardan ne kadar taviz verildiğini daha iyi anlıyoruz. Bu hoşgörü olabilir mi? Bunun adı hoşgörü olamaz, bunu adı aymazlıktır...

         Türkiye,  enerji pazarının hızlı gelişen ülkesi değil, pazarı olmaya gidiyor. Kış ortasında zaman zaman doğal gazı kesen ülkelerin oyuncağı durumuna düşürülüyor.

         Uluslararası sorunlarda akılcı, tutarlı ve yapıcı politika üretme yerine, bulunduğu coğrafyada ve dünyada, barışın ve istikrarın öncüsü olması gerekirken bu rolünü de oynayamaz duruma getiriliyor. AB ve ABD politikalarının oyuncusu durumundan kurtulamıyoruz. Bazı adımlar ise yetersiz kalıyor.

         Biz sınırlarımızın değiştirilemeyeceğine, başkalarının dayatmaları ile Yüce Türk Milletinin bölünmeyeceğine inananlardanız. Evrensel değerlerin korunması ve geliştirilmesi adına milli kültür, milli kimlikten ve ulus devletten taviz verilmemesi  çabalarına katkımız önümüzdeki yılda da kesintisiz sürecektir.

         Büyük Önder Atatürk'ün gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyine ulaşma ülküsüne uygun olarak; Türkiye, dış dünyayla ilişkilerini geliştirmek, ilkeli ve güçlü bir ekonomi politikası izleyerek uluslararası ekonomide söz sahibi olmak ve rekabet gücünü artırmak zorundayız. üreten ülke olmalıyız. başkalarının pazarı olmadan kurutulmalıyız.

         Türkiye, kendi ülkesi ile birlikte çevresinde ekonominin itici gücü olması gerekirken maalesef akılcı politikaların uygulanmaması ve seçimlerle popülist politikalara yönelinmesinden dolayı gelişmesini ve öncülüğünü hakkı ile yerine getirememektedir. Önümüze çıkan fırsatları ve sahip olduğumuz zengin potansiyeli akılcı işletecek yönetimlere çok ihtiyacımız bulunmaktadır. Lider Ülke Türkiye ülkümüz ve Aleme Nizam Verme (Nizam-ı Alem) idealimize ne oldu?

         Türkiye'yi dünyada etkinliği olan ekonomik bir güç durumuna getirmeliyiz.

         2018 Yılı İnşallah bu düşüncelerimizin uygulandığı bir yıl olur.

         Çağdaş bütün alanlarda hızlı değişimler yaşanmaktadır. Birey öne çıkmakta, tüm ülkeler bu doğrultuda planlamalar yapmakta, insanların daha iyi bir hayat sürmelerini sağlamaya çalışmaktadırlar.

         Ülkemizde kim ne derse desin maalesef yoksulluk hızla yayılmaktadır.Bunu seçimlerde çok net görmek mümkün oluyor. Verilen yardım adı altındaki erzakların, kömürün nasılda paylaşıldığını çok iyi görüyoruz.  Hani her şey iyi gidiyordu? Ne oldu? Bunu sadece ekonomik krizle açıklamak doğru değildir. Altın yumurtlayan tavuğu kesen tavuk sahibi gibi her şeyimizi bir yıllık kârları karşılığında yabancı sermayeye satmaya devam edersek; fabrika açmaz ve tüketici olmaya devam etmezsek, kimse bu vatanı bizim elimizden alamaz ama onlara uşak olmaktan da kurtulamayız. Türk Milleti tarihi boyunca hep efendi olmuş ve hiçbir zaman da uşak olmamıştır. Birleri paraları ile gelip, bankaları ile üreticinin elinden evlerini, arsalarını, seralarını, toprağını bir bir alıyor. Kredi batağına doğru hızla toplum sürükleniyor... Kişisel kredi borçları rekor düzeye erişmiş durumda. Borç yiyor, geleceğimizi ipotek ediyoruz.

         Günümüzde dünyadaki, çağdaş uygarlığa ve evrensel değerlere ulaşabilmek hukuk devleti ilkesinin tam olarak uygulanması ile gerçekleşir. Keyfi uygulamalara, ben yaptım oldu davranışlarına son verilmesi gerekir. Hukuk herkese lazımdır. Hukuksuz davrananların bir gün o hukuktan medet umacakları akıldan çıkarılmamalıdır. İnfaza dönüşen mahkeme tutukluluk süreleri ile toplumun adalete olan güveni de artık çok yıpranmış bir görüntü çiziyor.

         Hukuk devletinde dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrım gözetilmez herkes yasa önünde eşittir. Kendilerini yasaların üstünde gören elitler sınıfına bu millet asla taviz vermez. Bütün bu farklılıklar bizim zenginliğimiz olabilir.

         2018'in kardeş kavgalarının yaşanmadığı, hukukun tek geçerli ilke olduğu, milli  birlik ve beraberliğimizin, bizi bir birimize bağlayan değerlerin daha güçlü hissedildiği bir yıl olmasını diliyoruz.

         Her alanda, modern ve evrensel Türk toplumunun, gelişmiş ve ileri ülkeler arasında yer almasının en önemli faktörü hiç şüphesiz eğitimdir. Sürekli sınav sistemleri ile oynanması da 2017'de toplumda en çok konuşulan ve umutsuzluk yaşatan konuların başında gelmiştir. 2018’de eğitimin kalitesinin yükseltilmesi ve yaygınlaştırılmasının yapılabildiği bir yıl olmasını diliyoruz.

         Eğitim, her türlü ayrımcı, farklılaştırıcı, fırsat eşitliğinin olmadığı öğelerden arındırılmalı,  bütün fertlere, doğal yeteneklerinin geliştirilmesinde ve kendini gerçekleştirmede fırsat eşitliği sağlamalıdır.

         Türk eğitim sisteminde ilköğretimden üniversiteye kadar bir nitelik sorunu yaşanıyorsa ve istenilen(amaçlanan) insan tipi ortaya konamıyorsa nedenleri araştırılmalı, bu durumun gelecekte yaratacağı olumsuzluklar ortadan kaldırılmalıdır. Eğitim manevi değerlere saygının yanında millik vasfını öne çıkarmalıdır.

         Geleceğin yetişkinleri olarak milletimize önderlik edecek, topluma yön verecek çocuk ve gençlerimizin, demokratik toplum yapısını benimsemiş, hukuka saygılı, kurallara uyan, yeniliklere açık, akıldışılıktan ve bağnazlıktan uzak, bakış açısı geniş, eleştirel ve özgür düşünceye sahip, sorun çözme yeteneği yüksek ve bu milletin değerlerine bağlı insanlar olarak yetiştirmek zorundayız.

         Büyük Atatürk'ün çizdiği çağdaş medeniyet düzeyinden sapmadan ve onun ilkelerinden taviz vermeden ileri gitmek ve dünya üzerindeki geçmişimizden gelen şerefli yerimizi korumak zorundayız. 2018’in bu yolda umut olmasını bekliyoruz.

         Türkiye Cumhuriyeti, her türlü karşı akıma ve olumsuz şartlara, dayatmalara rağmen, büyük bir inançla koruduğu ve güçlendirdiği demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti nitelikleriyle, bölgesinin ve dünyanın önemli devletlerinden biridir ve böyle olmalıdır. Mili devlet korunmalı ve geliştirilmelidir. Federasyon ve bölünme söylemlerine dur denilmeli ve taviz verilmemelidir. Anayasada bu konuda verilecek bir taviz toplumu bütünleştirmek yerine tamamen ayrıştırır.

         Ülkemiz insanları Devlet'in tekliğini, milletin ve ülkenin bölünmez bütünlüğünü, güvenliğini ve bağımsızlığını, toplumumuzun birliğini ve beraberliğini göz önünde bulundurmalı oynanan oyunları 2018’de daha yakından takip ederek şer odaklarına gerekli cevabı vermelidir. Milli bütünlüğümüzü bölücü, darbeci, dışardan güdümlü ve ülkeye zarar veren her türlü yapılanmaya dur denilmelidir.

         Türkiye Cumhuriyetinin feyz kaynağı, her zaman olduğu gibi, büyük Atatürk'ün ilke ve fikirleri olmalıdır. O'nun gösterdiği aydınlık ve düz yol, Türkiye'nin gelecek yüzyıllara ulaştırılmasının en sağlam güvencesidir.

         2018’de Türkiye'nin çözmesi gereken çok önemli sorunları bulunmaktadır.

         Belirsizliklerden arındırılmış, tüm kurallarıyla işleyen, yolsuzluğu yapanın yanına kar bırakmayan, rüşvet ve torpil ile kayırmaları önleyen açık ve tarafsız bir sistem tüm kesimlere eşit ve şeffaf olarak uygulanmalıdır. 

         Güçlü bir ekonomik yapının oluşturulması da temel amaç olmalıdır. Enflasyon, pahalılık, işsizlik ve gelir dağılımındaki bozukluklar ve yoksulluğun önlenmesi temel amaç olmalıdır. Atanamayan öğretmenler ve atanamayan tüm kamu çalışanlarının sorunlarına çözüm bulunmalıdır.
 

         Türkiye'nin ve dünyanın yaşadığı siyasi, ekonomik krizler nedeniyle, yok olan güven ortamının yeniden sağlanabilmesi için gereken tedbirler alınmalı ve kriz ortamında ülke insanına karşı daha bir sorumlu davranılmalı ve içine düşülen krizden kurtulmak için topyekun  çalışılmalı, girişimciler desteklenmelidir.    

         Yolsuzluklar ülkemizi ve toplumumuzu etkileyen bir hastalık durumuna gelmiştir. Bu hastalığın “benim adamım”  düşüncesinden sıyrılarak mutlaka üzerine gidilmelidir.

         Yolsuzluklara karşı duyarsız kalınması ve bazı kesimlerin korunması toplumsal barışı zedeler. Devlete duyulan güven ve saygıyı da etkiler. Vatandaşın devletine olan güveni pekiştirilmelidir. Yolsuzlukla ilgili davlarda  yandaş olanlara serçe, yandaş olmayanlara şahin gibi davranmak yerine bütün yolsuzluk yapanlara şahin gibi davranılmalıdır.

         Ülke kaynakları belirli kesimlere peşkeş çekilmemeli, eşitlik ve adalet ilkelerine uygun olarak kullanımına engel olan tüm siyasal, yönetsel ve ekonomik yolsuzluklar giderilmelidir.

          Siyasetçi, bürokrat ve toplum birlikteliğiyle ülkemiz bu beladan kurtarılabilir.

         2018’de her kesim her şeyin en iyisini hak eden milletimizi daha mutlu ve huzurlu yaşatmak için çalışmalıdır.

         Türk Milleti, şanlı ve başarılı geçmişi ile bulunduğu coğrafyada, birçok ülke için örnek olma niteliğini sürdürmeye devam etmelidir.

         Çalkantılarla ve huzursuzluklarla dolu kritik bir bölgede yer alan Türkiye, uluslararası toplumun saygın bir üyesi sıfatıyla, 2018’de bölge barışı ve huzuru için tarihi misyonuna sahip rollerini oynamaya devam etmelidir.

         2018’de Türkiye’miz çağdaş uygarlık yolunda hızla ilerlemeyi, kalkınarak güçlenmeyi ve gelişmeyi sürdürmeli, dünyanın çağdaş, gelişmiş devletleri arasında hak ettiği yeri almalıdır.

         Çocuklarımıza bırakabileceğimiz en değerli mirasın, Büyük Atatürk'ten devraldığımız emanetin korunması, geliştirilmesi ve daha ileriye götürülmesi olduğunu hiçbir zaman  aklımızdan çıkarmamalıyız.

         Bu duygu ve düşüncelerle 2018 yılının Yüce Türk Milletine, İslam Âlemine, Anamurlulara ve Tüm İnsanlığa ve sitemizin siz değerli okuyucularına barış, kardeşlik ve huzur getirmesini diliyorum.

         Yeni yılın herkese, sağlık, mutluluk ve esenlik getirmesini diliyorum.

         Her şey gönlünüzce olsun.

         Selam, sevgi ve saygılarımla…

         2018'de Allah Yâr ve Yardımcınız Olsun!

 

         Çınar ARIKAN

Araştırmacı Yazar

Bu haber 821 defa okunmuştur.

Delicious  Facebook  FriendFeed  Twitter  Google  StubmleUpon  Digg  Netvibes  Reddit
BENİM ÖĞRETMENLERİM-125 Ekim 2020

VİDEO ARA


Sedir Haber

ANKET

YENİ SİTEMİZİ BEĞENDİNİZ Mİ?




Tüm Anketler

Türkiye Kamu-Sen Mersin
RSS Kaynağı | Anasayfa | İletişim

(c)2013 T?rkiye Kamu-Sen Mersin