İSTİKLÂL MARŞI YARIŞMASI FİNALİ


Açıklama:
Kategori: Köşe Yazıları
Eklenme Tarihi: 23 Aral?k 2014
Geçerli Tarih: 29 Mart 2024, 14:00
Site: TÜRKİYE KAMUSEN MERSİN İL TEMSİLCİLİĞİ
URL: http://www.mersinkamusen.org/yazar.asp?yaziID=161


      

                     İSTİKLÂL MARŞI YARIŞMASI FİNALİ

 

TBMM tarafından açılan İstiklal Marşı Yazma Yarışmasına 724 şiir katılmıştır. Bu şiirlerden 6 tanesi finale kalmıştır. Ancak finale kalan şiirler arasında Mehmet Akif ERSOY’un yazmış olduğu şiir yoktur. Şiirlerin hepsi İstiklâl Marşı olduğu için başlıksız olarak yarışmaya katılmıştır.

 

İşte finale kalan o 6 şiir;

 

Altı bin yıl efendilik yaptın,
Kahraman Türk idi cihanda adın.
Bir ateşten siperdin İslama
Sönmeyen bir güneş gibi yaşadın.
Ey büyük ünlü milletim ileri!
Hasmına çiğnetme koş bu şanlı yeri!
Düşmanın bir cihansa dostun
Hak Hakkın elbette müstakil yaşamak
Atıl, ez, vur, senindir İstiklâl
Ebedî parlasın şu al bayrak...
Ey benim şanlı milletim ileri;
Ele çiğnetme koş bu ülkeleri!

M.(*)
MUHİTTİN BAHA

(*) Bursa Milletvekili MUHİTTİN BAHA BEY Yarışmaya (M) rumuzu ile katılmıştı.  Şiirini yapılan görüşmeler sırasında geri çekti.

 

&&&&&&&&&

 

Yıllarca altı cephede ateşle kanlara;
Türkün hilâl-ü dinine düşman olanlara;
Ceddin o; Yıldırım gibi saldın zaman zaman
Yüksek başın eğilmedi bir art cihanlara
Ey kahramanlar ordusu, ey yıldırım-Şitab.
Göster cihan-ı mağribe bir kanlı inkilab
Ey mazi-i havariki bin destan olan;
Garbın zalam-ı zulmüne yüz yıl kılınç salan
Arslan yürekli ordu; demir giy; silah kuşan!
Zira hududu kapladı ateşle kan, duman.
Ey kahramanlar ordusu, ey yıldırım - Şitab,
Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkilab!
Arslan mücahid ordusu, ey haris-i salah
Destinde seyf-i hak gibi pek şanlı bir silah
Açtın sema-yi millete pür-nûr bir sabah.
Atî bizim... bizim artık vatan, zafer, felah.
Ey kahramanlar ordusu; ey yıldırım - Şitab.
Göster cihan-ı mağribe bir şanlı inkilab

MEHMET MUHSİN

 

&&&&&&&&&

 

Göz yaşına veda et
Ey güzel Anadolu!
Hakkını korur elbet
Türkün bükülmez kolu

Cenk ederiz genç, koca
Bugün değil, yarın da
Yadımız ağladıkça
İzmir ezanlarında.

Hak yolunda kan olur,
Dünyalara taşarız;
Ya şerefle vurulur,
Ya efendi yaşarız.

Her gün yeni bir hile
Arkasından satıldık;
Her gün yeni bir dille
Yurdumuzdan atıldık

Yeter, ey Kabemizi
Elimizden alanlar
Alıkoyamaz bizi
Yolumuzdan yalanlar.

Hangi alçak el alır,
El zinciri boynuna?
Kim Yunanı bırakır
Türk kızının koynuna?

KEMALEDDİN KAMİ

 

&&&&&&&&&


Ey Müslüman, ey Türk oğlu
Açıldı istiklâl yolu
Benim bu son günlerimdir,
Diyor bize Anadolu.

Çek sancağı Türk ordusu
Olmaz Türkün can korkusu
Esarete dayanır mı
Türk vatanı, Türk namusu?

Bu son savaş bize farzdır,
Fırsatımız gayet azdır,
Muzaffer ol da ey millet
Altın ile tarih yazdır.

Birleşelim özümüzden,
Dönmeyelim sözümüzden,
Hem silelim bu lekeyi,
Tarihdeki yüzümüzden.

İSKENDER HAKÎ

 

&&&&&&&&&

 

Millet aşkı, din aşkı, vatan aşkı uyansın
Yurdumuza göz dikenler al kanlara boyansın
Ya ben ya onlar diyen silâhına dayansın

Türk oğludur bu millet
Türkündür bu memleket
Türk oğludur bu millet
Türkündür bu memleket

Düşman gözü tutamaz yanar dağlar başını
Bağrımızda saklarız vatanın her taşını
Yurdumuza yan bakan döker gözün yaşını

Türk oğludur bu millet
Türkündür bu memleket
Türk oğludur bu millet
Türkündür bu memleket

Can veririz her zaman hürriyet yoluna
‘Ya gazi, ya şehid’lik ne devlettir kuluna
Ata emanet etmiş namusunu oğluna

Bize Türk oğlu derler
Hep bizimdir bu yerler

A.S.

 

&&&&&&&&&


Türkün evvelce büyük bir pederi
Çekti sancağı hilâl-i sehari
Kanımızla boyadık bahr ü berri
Böyle aldık bu güzel ülkeleri

İleri, arş ileri, arş ileri
Geri kalsın vatanın kahpeleri

Seni ihya için ey nâmı büyük
Vatanın uğruna öldük öldük
Ne büyük kaldı bu yolda ne küçük
Siper oldu sana dağlar gibi Türk

Yürü ey milletin efradı yürü
Ak süt emmiş vatan evlâdı yürü

Vatan evlâdını kurban edeli
Milletin hür yaşamaktır emeli
Veremez kimseye bir Çamlıbeli
Bağlanır mı acaba Türkün eli

İleri, arş ileri, arş ileri
Çiğnenir çünkü kalan yolda geri.

HÜSEYİN SUAD

 

&&&&&&&&&

 

Mehmet Akif’in Yarışma Öncesindeki Durumu

 

Mahir İz, İstiklal Marşı’nın yazılış aşamaları ile açıklamalarını yaparken altı ay şiirlerin yazılması için süre verildiğini belirtiyor. TBMM’nin 23 Nisan1920’de açıldığı, düşünüldüğünde 1923 yılının Mayıs/Haziran aylarında yarışma açılmış ve ilan edilmiştir.

 

Haziran-Aralık arasında şairlerce şiirler yazılmış, TBMM’ne gönderilmiş ve Aralık sonu ile Şubat arasında ise yarışmaya katılan 724 şiir üzerinde çalışmalar yapılmış incelemeler, eleme işlemleri yapılmış, basımı gerçekleştirilmiş, Milletvekillerine dağıtılmış ve sonuçta İstiklâl Marşı (Milli Marş) olmaya layık olacak bir şiir bulunamamıştır.

 

Bu aşamalardan sonra İstiklâl Marşını yazması için Mehmet Akif ERSOY’a teklif götürülmüştür. Mahir İz kaleme almış olduğu anılarında, hem de Safahat’ı yayına hazırlayan Ömer Rıza Doğrul’un belirttiğine göre Mehmet Akif: “Ben mebusum, müsabakaya iştirak etmem; sonra yazarım” diyerek bir düşünme süreci yaşamış ve 1921’in 17 Şubat günü İstiklal Marşı’nı yazıp tamamlamıştır.

 

Mehmet Akif’e özel burada bir duyarlılık söz konusudur. Kendinin milletvekili olması nedeniyle katılımcıların şiirlerinin değerlendirmesi sırasında değerlendirmecilerin uzak bir ihtimalle dahi olsa adalete uygun davranamama düşüncesi ile müsabakaya katılmak istememesi vardır.

 

Mehmet Akif’in milletvekili olama ve TBMM’de bulunma sebebi zaten millete hizmettir. Para karşılığında yarışmaya katılması ona yakışmazdı. Yapılan görev karşılığında maaştan başka bir ücret alınması da söz konusu olamazdı.

 

Tabii şiirleri değerlendirenlerin de bu konudaki yeterlilikleri de Mehmet Akif için önemli unsurlardan biriydi.

 

Şiirlerin altı ayda yazılması, iki ay gibi kısa bir zaman diliminde değerlendirilmesi bu seçici heyetin kimlerden oluştuğu, aralarında kaç tane şair veya şiirden anlayanın bulunduğu üzerinde durulması gereken önemli noktalardan biriydi. 724 şiiri nasıl iki ay gibi kısa bir sürede değerlendirilebilirdi? Yüzeysel bir değerlendirme yapıldığı aşikârdı.

 

İstiklâl Marşı şiirlerinde önemli olan milli heyecanı dile getirmesiydi. Bugün için kabul edilmiş olan İstiklâl Marşımız düşünüldüğünde diğer şiirlerin bunu ne derece ortaya koyduğu elbette gözle görülebilir, kulakla işitilebilir. Açıkça söylemek gere kirse Milli Mücadelemizin ruhuna, milletin hissiyatını ve ruh yapısını dile getirmediğini belirtilebilir. Elbette o günün şairleri ve elemeyi geçip finale kalan bu altı şiirde milli hislerle ve en yüksek perdeden yazmışlardır. Aksini düşünmek mümkün değildir. Tabi ki, Mehmet Akif’in yaşadığı fırtınaları yaşadıklarını ve onun şairlik gücüne erişebildiklerini bugün için söyleyemeyiz.

 

Bir başka husus ise 724 şiirin gerçekten TBMM’ye ulaşıp ulaşmadığı konusudur. Ancak bu konuda Meclis Kâtibi Mahir İZ 724 şiir geldiğini belirttiği için bu bilgiyi doğru kabul etmekteyiz.

 

O devirde yetişen ve hepimizce bilinen birçoğu şair olmasa da önemli edebiyatçılarımızın hayatta olduğu da bir gerçektir.

 

Bunlar şöyle sıralanabilir; Abdülhak Hamit Tarhan, Cenap Şahabettin, Yahya Kemal Beyatlı, Abdülhak Hamit Tarhan, Mehmet Emin Yurdakul, Fuat Köprülü, Halil Nihat Boztepe, Yunus Nadi Abalıoğlu, Ahmet Haşim, Halide Edip Adıvar, Ali Ekrem Bolayır, Süleyman Nazif, Halit Ziya Uşaklıgil, Faik Ali, Ziya Gökalp, Ali Canip Yöntem, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Refik Halit Karay, Halit Fahri Ozansoy, Enis Behiç Koryürek, Adnan Adıvar, Celal Sahir, Mehmet Rauf, Ahmet Rasim, Hüseyin Rahmi Gürpınar, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Halide Nusret Zorlutuna, Mehmet Emin Yurdakul, Hüseyin Cahit Yalçın, Midhat Cemal Kuntay,  Rıza Nur, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel, İbrahim Alaattin Gövsa, Memduh Şevket Esendal, Fahri Celal Göktulga, Ali Mümtaz Arolat, Falih Rıfkı Atay, Abdullah Cevdet…

 

Fakat bunların bu yarışmaya katıldıkları, şiir verdikleri bilgisi ortada yoktur.

 

Refik Halit Karay, Adnan Adıvar, Rıza Tevfik Bölükbaşı, Refii Cevat Ulunay gibi edebiyatçılar da Milli Mücadele’ye karşı oldukları için bu yarışmaya katılmamışlardır.

 

       FİNAL NASIL BİTMİŞTİR?

 

Milli Mücadele bir yandan devam ediyordu. Bu arada ordunun ve halkın moralini ve heyecanını artırmak, milli mücadeleye olan inancı güçlendirmek amacıyla bir milli marş hazırlanmasına karar verilmiş, bir duyuru ile 25 Ekim 1920 günü “İstiklal Marşı” başlığıyla bir yarışma açıldığı ve bu yarışmanın herkese açık olduğu bildirilmişti. Seçilecek şiirin şairi de 500 lira ile ödüllendirilecek, yarışmadan sonra da bir beste yarışması açılacak ve Milli Marş besteletilecekti.

 

Yapılan duyurunun ardından ülkenin dört bir tarafından yollanan 724 şiirin arasından amacı gerçekleştirilecek ve o düşünceye tam anlamı ile hizmet edecek bir şiir bulunup, seçim yapılamayınca, Maarif Nazırı (Eğitim Bakanı) Hamdullah Suphi Bey 5 Şubat 1921 günü, yarışmaya katılmamış olan Mehmet Akif Bey’le bir şiir yazması için görüşme yaptı. Para ödülünün almamak için Mehmet Akif bu yarışmaya katılmamıştı. Bu görüşmeden sonra Mehmet AKİF o tarihten itibaren uyuyamadı, şiiri ilham geldikçe geceli-gündüzlü yazmaya başladı. 26 Şubat 1921 tarihli Meclis oturumunda, yukarıda güftelerini sunduğum 6 şiirle birlikte Mehmet Akif Bey’inki de dahil olmak üzere yedi ayrı güfte ele alınıp, görüşüldü.. Kesin bir seçim yapılmadan evvel bu yedi şiirin basılması ve dağıtılması düşünüldüyse de, 1 Mart gülü meclis oturumunda Hamdullah Suphi Bey kendi seçiminin Mehmet Akif Bey’in şiirinden yana olduğunu söyleyerek kürsüden bu şiiri okudu.

 

Meclis’te yoğun tartışmalar yaşandı ve bir oylama yapıldı. Sonuç olarak Mehmet Akif Bey’in şiiri oy çoğunluğuyla seçildi. Milletvekillerinin ısrarı üzerine bu şiir Hamdullah Bey tarafından bir kez daha kürsüden okundu ve ayakta uzun süre alkışlandı. Millet gerçekten Milli Mücadelenin ruhunu yansıtacak şiirini bulmuştu.

 

İstiklal Marşı’nın güftesi kabul edildikten sonra, güftenin bestelenmesi için yine 500 lira para ödüllü bir yarışma açıldı. Yarışmaya gönderilen eserlerden Ali Rıfat (Çağatay) Bey’in bestesi kabul edildi. 1924 yılından 1930 yılına kadar İstiklâl Marşı bu besteyle söylenip, çalındı.

 

1930 yılından itibaren Zeki Üngör yeniden bir beste yaptı ve günümüzde bu beste kullanılmaktadır.

 

Büyük Şairimizin “Kahraman Ordumuza” ithaf ettiği İstiklâl Marşımızın son beşliği ile bitirelim yazımızı:

 

“Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl!”

 

Çınar ARIKAN

Araştırmacı/Yazar